top of page

Sürdürülebilir/yesil binaları gezelim-görelim!

Etrafımızda bir şekilde sürdürülebilirlik anlamında yeni binalar yapılıyor, projeler tamamlanıyor, bir süre reklamı yapılıyor, teknik bilgileri yoğun bir şekilde broşürler ile toplanıyor. Ve bina kullanıma geçtikten sonra bütün reklam faslı kapanıyor. Tahmin ediyorum ki, bu kadar çok teknik bilgiyi kısa zamanda bilgi bombardımanı gibi sunmak biraz meraklı kimseleri dahi soğutabilir. (Halbuki binayı kullanacak olan kimseler ev halkı, ofis çalışanı, bizler yani en çok bilmesi gereken insanlar için konu anlaşılır olmak durumundadır) Bu konuya paralel olarak, merak ettiğim, yeşil binamızın kullanıma geçtikten SONRAKİ PERFORMANSI?


Örneğin, aşağıdaki yatay kolon grafikte, üst iki sıra BREEAM ve tasarımcının öngördüğü binanın gaz ve elektrik tüketimine bağlı olarak üreteceği karbondioksit salınımı toplamda 40 ve 55 civarı değerlerde gösteriyor. Fakat, bina inşaası tamamlanıp, kullanıma geçtiği iki yıl içinde, tüketim artıyor ve CO2 salınımı 140 seviyesine çıkıyor. O zaman, binanın ya kullanımda ya da tasarımında bir hata olduğunu kabul edip, sonuçların yapıcı bir şekilde analiz edilmesi gerekiyor.

Tahmin edilen ve gerceklesen CO2 salınım

(*Bordass, 2013, s6)

Bu nedenle, esas önemli kısım, proje yapılıp, tamamlandıktan sonra başlıyor. Bina performansı tasarladığımız gibi çalışıyor mu veya neden çalışmıyor? Aslında bundan önce sorulması gereken bina tasarım aşamasında iken aylık elektrik, su ve ısıtma tutarlarının, karbon salınımının, bu ve benzeri soruları sorup, hesapladık mı veya ne kadar detaylı hesapladık gibi sorular da akla gelmiyor değil. Peki, hesapladık diyelim, inşaat sonrası kontrolünü yapıyor muyuz? Fakat, bu çalışmaların kontrolünü sadece mimardan beklemek yanlış olur. Bu nedenle, ortak çalışacak sürdürülebilirlik ekibi/birimi projenin her aşamasında dahil edilmesi ve diğer ekiplerle ortak çalışmasını gerekli kılmaktadır. ( Pek alışık olmadığımız bina inşaası ve yönetimine dönük bu tip sorgulamalar, gelişmiş ülkelerde yaygın olsa dahi, ülkemizde de, zaman içinde sürdürülebilir binalar ve kavramları yaygınlaştıkça, daha önem kazanacaktır.)


Bu soruları eski tarz yapılan binalar için sormamız tabii ki beklenemez. Fakat, konu sürdürülebilir binalara geldiğinde yaşam döngü analizi (LCA- life cycle analysis) kritik bir öneme sahiptir. Bir başka deyişle, proje ilk düşünülmeye başladığı andan, son yıkılma sürecinin ve moloz yığınlarının nasıl kullanılması gerektiğine kadar bir çalışmayı gerektirir. Sürdürülebilirlik yaptım, bitti; bu kadar yeşil bina Türkiye'ye kazandırdık demek ile malesef bitmiyor.

Şimdi yeniden başlığıma geri döneyim. Bu yapılan yeşil binalar bize teknik bilgilerini anlatırlarken, devamında başarılarını veya başarısızlıklarını da anlatmaları tamamlayıcı olacaktır. Eğer gerçekten bu binaların yaygınlaşmasını (sadece iyi niyetimizden dolayı) istiyorsak, bunları paylaşalım, gezelim ve yerinde görelim.

İster bina performansı başarılı olsun, ister olmasın, her iki durumda da elde edilen tecrübelerin

değerli olduğunu ve analiz edilip, paylaşılması gerektiği bakış açısına sahip olursak, daha hızlı ve yapıcı bir gelişme gösteririz diye düşünüyorum. Örneğin, öğrencilere, akademisyenlere veya genel olarak sadece bu konulara merak duyan insanlara karşı, yıl içinde mümkün olduğunca yeşil bina ve çevreleri ziyaret etme şansı tanınmalı, güncel bina performans değerleri yayınlanmalıdır.



* Bordass, B.. (2013). University of Dundee 25 October 2013- Part 1- Building Performance Evaluation and the Credibility Gap. the Usable Buildings Trust, s5-6

Öne Çıkanlar
Güncel Yayınlananlar
Başlıktan Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page