top of page

Kitap Tanıtım: Dünya’nın Durumu 2016 - Bir kent sürdürülebilir olabilir mi?

Kitabın başlığında geçen sorunun “Bir kent sürdürülebilir olabilir mi?” cevabı neredeyse her sayfasında

Dünya’nın Durumu 2016 - Bir kent sürdürülebilir olabilir mi?

geçen somut örneklerden anlaşılacağı üzere, geleceğe tam olmasa da umutla bakılması konusunda oldukça faydalı bir kitap. Etrafınızda, sürekli sürdürülebilir veya yeşil yaşam alanları diye tarifler yapılıp, yüzeysel olarak geçiştirildiğini görüp, ancak sürdürülebilir kent anlayışını gözünüzde canlandıramıyorsanız, bu kitabı okumalısınız. Hatta, sadece bu belirsizlikliği ortadan kaldırmak ve kitabın başında “sürdürülebilir bir kentte yaşam bir gün nasıl geçerdi?” sorusunu cevaplandırmak için kısa bir hikaye ile bir günlük sürdürülebilir şehir turuna çıkıyoruz. Ve yazarın “...daha az daha çok oldu, daha azla yaşamak daha zengin yaşamak oldu...”(sf. 8) cümlesini daha iyi anlıyoruz. Bu nedenle, bu bölümü daha yavaş, dikkatli ve sonra tekrar okunması önerilir. (sf. 4-8) Çünkü, neredeyse her bir cümlede, sürdürülebilirlik kavramının içselleştirildiği, kelimelerin özenle seçildiğini ve bir bir anlam yüklendiği düşündürülüyor.


Bu kitap kimler için yazılmıştır diye sorulacak olursa, en baş sırada hiç şüphesiz belediyeler olduğunu ifade etmek lazım. Eğer bir belediye, şehir anlayışını sürdürülebilir kılmak istiyorsa, bu kitap mutlaka enine boyuna gözden geçirilmeli. İçindeki az-çok nüfuslu, büyük-küçük alanlara yayılmış, farklı coğrafyalardaki kentlerin şehir planlarını, çözümlerini, sorunlarını görüp, örnek çalışmalar, kuruluşlar kurulup, hedef çalışmaları yapılabilir. Ancak, başarı hikayelerinin birebir uygulamasından kaçınılmadır. Çünkü, kitapta da anlatıldığı gibi, her ne kadar sürdürülebilir anlayış bir olsa da, uygulama yöntemi o şehrin kültürüne, geçmişine, yaşam şekline, ekolojik yapısına gibi birçok faktöre göre çeşitlilik gösterecektir. Belediyeler dışında, aynı zamanda şehir planlamacılarının ve tasarımcılarının, kent yaşamı konusunda ilgili kimselerin, karar vericilerin oldukça yararlanabileceği ufuk geliştirici bir kitap olmuş: “Dünya’nın Durumu 2016 - Bir kent sürdürülebilir olabilir mi?”


Birçok araştırmacının kendi alanlarında yazdığı makalelerin, grafik, şekil, tablo ve sayısal veriler ile desteklenmesi, onlarca farklı uygulamanın farklı kentlerden örneklerinin verilmesi kitaba zengin bir içerik kazandırmış.


Genel olarak bakıldığında, bütüncül ve evresensel yaklaşım (incelemesi yapılan kentler: Şanghay-Çin, Freiburg-Almanya, Melbourne-Avusturalya, Vancouver-Kanada, Singapur, Ahmedabad ve Pune-Hindistan, Barselona-İspanya, Portland ve Oregon-ABD, Kudüs-İsrail, Durban-Güney Afrika) dünyanın dört bir yanında yaşayan insanların, çeşitli organizasyonların, programların daha yaşanılabilir standartlara kavuşmak için ileriye dönük planlarını sunuyor. (Türkiye'den herhangi bir kentin incelenmemesi ise eksiklik) Ancak, bir diğer taraftan, kötü haber ise, hayat şartları, ekonomik sıkıntılar, farkındalık eksikliği, kısa dönemli siyasi ve kalkınma ihtiyacı veya alternatif çözümlerin sunulamaması, bu planların yerine getirilmesini güçleştiriyor. Bir başka deyişle, teknik açıdan oldukça belirgin olan çözüm yolları, siyasi ve sosyal bakımdan uygulama zorlukları içeriyor. (sf. 319)


Kitaptan bazı alıntıları:


"İnsanların mal yerine hizmet sağlamak etrafında kurgulanmış akıllı stratejiler materyal kullanımında azaltımı hızlandırabilir." (sf. 55)


"Gelişmiş dünya, yeteri kadar zengin insanın arabalarına tercih edecekleri kadar iyi arazi kullanımı ve toplu taşıma fırsatları sunmak zorunda."(sf.126)


"Mesafeleri azaltmak için ...karma kullanımlı, taşıma odaklı kentsel gelişimi teşvik edebilirler. Böylece, birçok insan her gün kenti bir baştan bir başa aşarak uzun mesafeler kat etmek zorunda kalmaz." (sf. 219)


"Kentsel biyolojik çeşitlilik yaşam kalitesinin önemli bir göstergesidir."(sf.369)


"Her hafta dünya çapında 3 milyon insan şehirlere göç ediyor. "(sf. 383)


"Sosyoekonomik kutuplaşma ve mekansal ayrışma, toplumsal uyum ve yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkileriyle dünya çapında hakim bir eğilim haline geliyor." (sf. 403)


"Dönüşüm, insanlar ve oluşturdukları ağlarla hükümetin planlama süreçleri arasında katılım, açık ve bilgiye dayalı müzakere üzerine kurulu olmalı." (sf.425)











Öne Çıkanlar
Güncel Yayınlananlar
Başlıktan Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page